23 Ağustos 2011 Salı

Seda Usta mutfakta / Ev usulü Ali Nazik

Kah sergi gezen, kah tiyatro izleyen, zaman zaman Eminönü'nde alışverişin nabzını tutan blogger'ınız olaraktan, artık Home TV Çekmeköy Şb. misyonumla bugün de sizlere yemek tarifi vererek çizgimde sınır olmadığını ispatlamak istedim. Neden çizgim olsun zaten o da ayrı :)


Geçen haftasonuna doğru içimi çok güzel duygular kapladı. 
Teyzemin oğlu bu sene ilk defa üniv. sınavına girmişti ve İstanbul Üniv. 'İşletme' bölümünü kazandı. 
Bir de Cuma günü, Renault'da çalıştığı için Bursa'da yaşayan çocukluk arkadaşım ile görüştük. Sizin de vardır hayatınızda öyle insanlar, sonuna kadar güvenirsiniz, aynı şeylere gülersiniz, aynı şeyleri yadırgarsınız vb. Diğer yarınız gibidir, öyle hissettiren biri işte. 


Malum ben ağır vasıtayım bu aralar, çok yorulmadan lezzetli bir yemek hazırlayayım dedim.
İşte size tarifi, patlıcan seviyorsanız garanti veriyorum bayılazakşınız!


Malzemeler:

  • 2 orta boy kuru soyan
  • 200 gr. yemeklik kıyma
  • 1 adet sivri biber
  • 3 adet domates
  • 500 gr közlenmiş patlıcan (ben hazır kavanozda alıyorum)
  • 200 gr süzme yoğurt
  • 2 diş sarımsak
  • bir tutam kimyon, karabiber ve tuz

Yapılışı:
  • 2 çorba kaşığı sıvı yağda kıymayı 10 dk kavurun
  • Dilmlediğiniz sivri biber ve domatesi kıymaya ekleyip yarım saat pişirin
  • Ateşten indirmeden önce kıyma harcının üzerine tuz, karabiber ve kimyonu ekleyin
  • Ayrı bir tavada 5 dk kadar közlenmiş patlıcanı ısıtın, üzerine sarımsaklı süzme yoğurtu ekleyin
Bitti işteee, yemek hazır. Mmmhh.

Şimdi tabağa patlıcanlı sarımsaklı yoğurdu, üzerine de kıymayı ekleyin. İsteseniz üstünü kıyılmış maydonoz ile süsleyebilirsiniz.

Afiyet olsun.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

11'e 10 kala / Türk filmi - Pelin Esmer


Filmi çok sıcak bulduğumu belirterek başlayayım söze.
Yaşlı bir adamın esnafla gerçekçi diyaloğunu izliyoruz ilk karelerde ve ben bu yaşlı amcanın bir sahaf dükkanı sahibi olduğunu sanmıştım.
Meğer Standford Üniversitesinde, 1945 yılında elektronik mühendisliği ve matematik öğrenimi gören, katı kurallı ve sabit fikirli başrol oyuncumuz Mithat Bey bir kolleksiyonermiş.
Ama kolleksiyon olayını abartmış, evin her tarafı gazeteler, dergiler... Hem de çifter çifter, yedekli. Amacı satmak asla değil, tek bir amacı var yaşamda, 'biriktirmek'.

Mithat Bey'in apartmanında, Nejat İşler 'Ali'  rolünde ve apartman görevlisi. Rolünün hakkını her zamanki gibi vermiş Nejat İşler.Ve dikkat ettim beyaz perdede bir şekilde sahaflarla ilgili bir rolde görüyoruz onu her seferinde. 'Yumurta'da kendisi sahaftı, 'Kaybedenler klübü'nde en yakın arkadaşı sahaf dükkanı açtı, bu filmde ise sık sık sahafları ziyaret etti. Gerçek hayatta da kendisinin bu işi yapmak istediğini okumuştum.

Dönelim 11'e 10 kala'ya. Klasik Türk filmi durağanlığındaydı, bu sebeple filmlerimizin fazla gişe yapamadağı gerçek. Transfromers gibi bir aksiyondansa, durağan Türk filmlerini tercih ederim ama sinemaya gitmeyi gerektirmiyor işte o zaman. Ses, görüntü efekti olmadıktan sonra, evde DVD'yi takıp sakin sakin izliyorum.

Sakin, sessiz ama çarpıcı bir film, sizi etkisinde bırakacak bir hayat hikayesi, yaşam tarzı diyebilirim.

Son olarak bu filmin başrol oyuncusu yaşlı beyefendi, filmin senarist ve yönetmeni Pelin Esmer'in amcasıymış ve hikaye gerçekmiş. Bu detayı öğrendikten sonra izlediklerim daha da anlamlı oldu doğrusu.


Yönetmen Görüşü

“11’e 10 Kala”ya, ‘dün’, ‘şu an’ ve ‘yarın’ı birbirine sıkı sıkı bir iple bağlayıp, yaşamının her anını koleksiyonuna eklediği bir objeyle dondurup o ipe dizen ve onun üzerinde usta bir cambaz gibi yürümeye devam eden müthiş bir koleksiyoncuyu anlama arzusuyla başladım. İstanbul’un hayatın içindeki çelişkilere olan toleransına sığınıp, birbirinden sınıfları, yaşamları, hayalleri ve gerçekleriyle çok farklı iki yalnız adamın, 83 yaşındaki koleksiyoncu Mithat Bey’le kapıcısı Ali’nin, birbirlerinin yaşamlarına hesapsızca müdahalelerini anlatırken, bir baktım kaybederken kazanan, kazanırken yenilen, biterken başlayan yaşamlarında bu iki adamın birbirlerine sunabilecekleri yine İstanbul’du.
Pelin Esmer

Yönetmen görüşü kaynak: www.sinefilm.com

9 Ağustos 2011 Salı

Evde boş oturmak


Hiç tecrübe etmediğim bir eylemi, 1,5 ay boyunca yaşayacağım arkadaşlar.
(Ağlamaklı Emrah sesi) Benim en fazla 2 hafta blok tatilim oldu ağbi...

Şimdi ne yaparım evde tüm gün?

·         Sabah daha çok uyurum
·         Kahvaltı ederim
·         Play Station oynarım
·         Kitap okurum
·         Dergi okurum
·         Blog yazarım
·         Dizi izlerim (Shameless’ın Amerikan versiyonu)
·         Yemek yaparım
·         Tatlı yaparım
·         Dikiş dikerim (yeni öğrendim de, şu an sadece düz ve zigzagdikiş dikebiliyorum :))
·         Sitenin nimetlerinden faydalanırım (aidatın hakkı verilecek!)
·         Arkadaşlarımla buluşurum (bu sıcakta, bu göbekle bu kısım yalan olacak biraz sanki ama görecez)

Aklıma daha fazlası gelmiyor, az yorulmalı, yerinden kalkmamalı ne varsa hayalim bu :)

Geçen ay sorsalar, izne çıkmayı iple çekiyordum, işyerinde son 4 günüm; şimdi o kadar da istemiyorum. Güzeldi böyle klimalı ortam, arkdaşlar, hazır kahvaltılar, öğlen yemekleri, sosyalleşmek...

Zorunlu tatil, yada işsizlikle yllık izin arasında fark var yani. Eğer yıllık izin alıyor olsam dakika evde oturmak olmazdı hayalim, belki şu an çok da hevesli olmamam bundan.

Peki gitmediğim memeleketlerden nereleri gezmek isterdim?

Tibet’e gitmek isterdim, filmlerdeki görüntüye. Soğuk bir dağ başında, dillerini de bilirimişim gibi; orada konuşulanları dinlemek, anlamaya çalışmak. İnsana ve dünyaya farklı bir gözle bakmak isterdim.

Eylül’de arkadaşlarımız İskoçya turu yapacak, Harry Potter’ın treniyle 4 saatlik bir yolculuk da varmış programın içine, Harry Potter’ın filminin çekildiği mekanlara ziyaretler de.

Amerika Kıtasını yukarıdan aşağıya, aylarca sürecek bir zaman bolluğunda gezmek isterim. Küba, NY, Miami, Meksika, Peru, Şili, Arjantin ...

Karadeniz’in yaylalarını, Sümela Manastırı’nı, Artvin’in doğal güzelliklerini görmek isterdim.

Gözlerim sağlam, aylaklarım işlevini yerine getirirken buralarda bol vakitler harcamak isterdim. Fotoğraf çekip Facebook’a koymadan, abuk sabuk hediyelik magnetler için vakit kaybetmeden. Sadece görmek, anlamak, o anları yaşayabilmek için gezmek isterdim.

Hayal kurmak da güzel...

7 Ağustos 2011 Pazar

İyi pazarlar

Bir reklam vardı hatırlar mısınız?
Nasılsınız? diye soruyordu. Sonra zor durumda olan insanları gösterip, reklamın sonunda tekrar 'Peki siz nasılsınız, iyi misiniz?' diye yineliyordu.

Sabah uyandım, bir süre sonra TV'yi açtım. Show TV'de Lerzan Mutlu. Evini gezdiriyor magazin programına. Bir odaya girdiler, onlarca çantası var, sadece LV'leri 10'a yakın.
Neyse...
Ben kadıncağıza bir şey demiyorum, kendim de 'bütçeme göre' lüks sayılabilecek şeyler alıyorum çünkü, sadece temel ihtiyaçlarım kadar alışveriş yapmıyorum malesef.

35 milyon insanın Afrika'da açlıktan ölmesi bekleniyor. Son 1 yıldır o bölgeye yağmur yağmamış, kuraklık hat safada.
Tv kanalları günlük haberlerini, programlarını planlarken en azından şu dönemde bunu düşünmeli bence.
Daha duyarlı içerikler izletmek ellerinde.
Hayat Bodrum, kıyafetler, gece kulüpleri, Hadise ve Sibel Can'dan ibartmiş gibi algı yaratıyorlar her yaz.

Neyse, umarım daha kaliteli, bilinçli yayınlar hitap edecek topluma ileriki yıllarda.

Kazancımıza göre, gönlümüzden geçen yardımı yapabileceğimiz adresler şöyle:
Hep birlikte 'iyi' olmamız umuduyla...

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Ajanda Dergi Ağustos sayısı yaz kokuyor!

Selamlar herkese,

Ajanda Dergi'nin yeni sayısı bugün çıktı.
http://www.ajandadergi.blogspot.com/

Yine birbirinden ilginç incelemeler ve yazılar var.


İşte bu sayımızdan bazı başlıklar

  • Şehir Etkinlikleri Konserler, Sergiler
  • Sinedetay “Breaking Bad”  
  • İstanbul’da Turist Olmak “İstanbul’un Plajları”  
  • Stiletto  
  • İnceleme Kitap “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” ve “Amcam Oswald” 
  • Gezi “İtalya” 
  • Gönlümün İncileri “Peri Masalı” 
  • Pudra Kokusu “Bebeğime En İyi Nasıl Bakarım” 
  • Çalışanın Çığlığı “Fütüristlerin Öngördüğü Meslekler" 
  • Dekorasyon “Yazlık Evler” 
  • Abrakadabra “Olumsuzdan Olumluya”  
  • Bunları Biliyor muydunuz  
  • Raflarda 
  • Ayın Blogu “Mutlu Dükkan” 


Yeni eklenen moda köşemiz de ilginizi çekecek diye düşünüyorum.

Ayın blogu ise 'Mutlu dükkan'. Bu sitede gördüğüm kurabiye ve pastalara bayılıyorum. Sitenin tatlı sahibesine mutlu dükkan hakkında merak ettiklerimizi sorduk.

Kısacası hepsi sizin için hazırlandı, keyifli okumalar ;)