29 Mayıs 2011 Pazar

The adventures of Tintin: Secret of the Unicorn

İnanılmaz heyecanlı ve mutluyum.

minikbalbocegim_Tintin20samlarguide.jpg

Bu yazımda Tenten'e olan deriin sevgimden bahsetmiştim.
Aradan 1,5 yıl geçmiş ve Tin Tin'in 'motion picture' yöntemiyle ve Steven Spielberg yönetmenliği ile bu yılın son aylarında yayınlanacak filmi 'Tenten:Unicorn'un sırrı' filminin trailer'ı yayınlanmış.
Efe'nin doğumundan sonra, en heyecanla bekleyeceğim gelişme!



Saygılar beyler ;)  (Yapımcı Peter Jackson ve Steven Spielberg)

Tintin-Spielberg-Jackson.jpg

23 Mayıs 2011 Pazartesi

64. Cannes film festivali kazananları

Ne gündem var ama arkadaşlar!
Önce bir Galatasaraylı olarak, Fenerbahçeli arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum. Seneye biz de yarışa dahil olalım da lig daha zevkli geçsin ;)


Sonralıkla, seçime az kaldı. Ben çok da farklı bir şeyler olacağına inanmıyorum; bakalım yaşayıp göreceğiz. Sonuç ne olursa olsun, bireysel olarak bize ve ülkemizin geleceğine olumlu getirileri olsun inşallah. Şu an için ilk temennim temiz siyaset ve güçlü bir duruş. Gerisi zamanla gelecektir, umarım...


Arnold'ın yaptığını hiç hoş bulmadım ayrıca, koskoca terminatör, cık cık cık... Bana ne oluyorsa? :)
Yine boş geçmedi
En en en sevindiğim gelişme ise Nuri Bilge Ceylan'ın yine ödüllendirilmesi oldu. Zaten bu yazının da yazılış amacı 2011 yılı Cannes Feilm Festivali'nin kazananlarını duyurmak. 


Bir de Festivalin bombası, 55 yaşındaki Danimarkalı yönetmen Lars von Trier'in "Hitler'in yaptıklarını onaylamıyorum ama onu anlıyorum" temalı konuşmasıydı.  "Sadece adamı (Hitler'i) anladığımı söylüyorum. O kadar iyi bir herif değil ama onu çok anlıyor ve ona biraz da sempati duyuyorumYahudilere karşı olmadığını söyleyen Trier, "Fazla Yahudi taraftarı da değilim, çünkü artık İsrail gerçekten de can sıkmaya başladı" ifadelerini kullandı. 
Bu konuşmaları yaparken yönetmenin yanında festivale katıldığı Melankoli adlı filminin başrol oyuncusu Kirsten Dunst oturuyordu, yönetmen konuştukça ona garip garip bakışlar attı; bunu izlemek bile ilginçti :) Kadıncağız da şaşırdı, konuşmanın sonunda bence Trier de şaşırdı, ne diyorum ben ya? triplerindeydi. 


Ve bakalım bu sene ödüllere kimlere gitmiş?



* Altın Palmiye:The Tree of Life (Terence Malick) 

* Jüri Büyük Ödülü: Bir Zamanlar Anadolu’da (Nuri Bilge Ceylan) 
/Le Gamin Au Velo (Jean-Pierre et Luc Dardenne) 

En İyi Yönetmen: Nicolas Winding Refn/ Drive 
* En İyi Erkek Oyuncu: Jean Dujardin/ The Artist 

* En İyi Kadın Oyuncu: Kirsten Dunst (Melancholia) 

* En İyi Senaryo: Joseph Cedar/ (Footnote) 

* Jüri Özel Ödülü: Maiwenn/ Polisse 

* Altın Kamera (Camera d’Or): Las Acacias (Pablo Giorgelli) 

* Kısa Metraj: Cross Country (Maryna Vroda)


6 Mayıs 2011 Cuma

Çalıkuşu / Reşat Nuri Güntekin Romanından diziye uyarlama

İlk okuduğum Türk klasik edebiyat eseri, Reşat Nuri Güntekin’in ‘Ateş Gecesi’ romanıydı. Okuduğum hayatın gerçek olduğunu sanacak kadar inanmıştım ve saftım. Roman karakterleriyle üzülüyor, onlarla seviniyordum. Böylece en sevdiğim yazar oluştu bile Reşat Nuri Güntekin, ilginçtir yazarı bu denli sevmeme rağmen okumadığım romanları arasında Çalıkuşu var. Elim gitmiyor da bir türlü. Çünkü benim gözümde Çalıkuşu ‘Aydan Şener’in dizide canlandırdığı karakter artık...
Hatırlar mısınız TRT’nin TRT olduğu zamnlar bu dizinin nasıl da izlendiğini, sevildiğini.
Esin Engin’in insanın içine işleyen müziğiyle yapılmıştı ilk sahnenin açılışı. Babası asker olan küçük Feride ve annesi

5 Mayıs 2011 Perşembe

Siz bu gece ne dileyeceksiniz?

Bir yıl içindeki en özel günlerden biri benim için Hıdrellez
Bazı yıllar unuturum, ertesi günü başkaları dilediği dilekleri konuşurken hayıflanırım; 'ben gece kalkıp dilek dilemedim' diye.
Bu sene unutmadan, gerçekleşebilecek yada mucize gerektirecek dileklerimi sıralamayı planlıyorum.


Geçen seneki bu yazımda neden bu gecenin özel olduğunu yazmıştım. Aynı yazıdan kopyalama, bu gece yapmanız gerekenler ;)

  • Dileklerinizi gerçek olması için gece camlarınızı açık bırakın 
  • Bir gül ağacının dibine istediğiniz şeyin şeklini çizin 
  • Mendil icinde para koyup , gul agacinin dalina asin
  • Ertesi gun cizdiginiz sekli bozun , astiginiz parayi geri alin(saklayin dileginiz gerceklesene kadar)
  • Yatarken beyaz giyinin
Güzel dilekleriniz gerçek olsun...


görsel kaynağı : http://sensationalseasons.files.wordpress.com

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Erken Kaybedenler / Emrah Serbes

Böyle düşünen, yazan, okunan insanlar var işte. Kitabı okumaktan çok bu insanların varlığı sevindiriyor beni.
Bahsettiğim filintaların ilk tanıdığım yüzü ‘Alper Canıgüz’, ama ben bugün diğer afilli filinta olan ‘Emrah Serbes’in ‘Erken Kaybedenler’ kitabından bahsedeceğim.

Etgar Keret’in 'Tanrı olmak isteyen otobüs şöförü'nden sonra yine benzer tarzda bir kitapla karşılaşmak günlerime neşe kattı.

Yaşadıklarımızı kendimiz anlamlandırıyoruz. Genel geçer çok kötü ve iyi olaylar var, ama bazen dalga geçebileceğimiz; üzerinde acı acı düşünmememiz gereken durumlarda kendimizi yediğimiz de oluyor değil mi? Arabesk şarkılardaki o klasik serzeniş: ‘Hayat, gelme üstüme hayat!’, ‘bunu haketmedim ama bana yaptılar’ ... ‘Ben haklıyım, hep başkaları haksız yada suçlu’ teması.

Erken kaybedenler kitap ismi, içerikle bağlantılı elbet, karakterler kaybetmişler: ölümle, küslükle, hatalarıyla bir insanı, sevgiyi ...
Yazar bize bu süreci yada bu süreç sonrasında kahramanın üzerinde oluşan psikolojik değişiklikleri anlatıyor. 8 hikaye var, her hikayede etkilendim, kiminde gözlerim doldu.
 Karakterler siz, ben, alt komşunuz, anneanneniz, patronunuz yada evinize tüp getiren bir işçi olabilir. Zaafları, kötülükleri, saflıkları, hayal kırıklıkları gerçekçi.

Basit bir hikaye okuduğunuzu sanıyorsunuz belki eyleminiz süresince, başroldeki ufaklıklar size; başkalarına hissettirdiklerinizi, yada sizin diğerlerinin davranışları karşısında hissettiklerinizi anlatacak. Okurken çocukluk anılarınızla buluşmamanız işten değil.
Bir solukta okuyacaksınız.

Bilmeyenler için benden gelsin : 1981 doğumlu  ‘Emrah Serbes’, bir Ankara polisiyesi olan Behçat Ç.’nin de yazarı.

3 Mayıs 2011 Salı

Ne yapmak istiyorum?

Gerçekleşebilecek hayallerim içinde en üst sıralarda şunlar var ama önümüzdeki 3 ay bana oldukça uzak ...



  • 3 gün boyunca yapacak hiç bir işim, sorumluluğum olmasın,
  • Gece 11'de yatıp, sabah 10'a kadar deliksiz, mışıl mışıl uyuyayım,
  • Seçeceğim 5 (kalın:)) kitabı 1 ayda sindire sindire okuyup bitireyim,
  • Amy Winehouse konserine gideyim, hiç yorulmayayım, orada uykum gelmesin :),
  • Evde en sevdiğim yemekler ve bal gibi tatlı karpuz olsun hep,
  • Arkadaşlarımla ve ailemle huzurlu, uzun vakit geçirebileyim,
  • Dikiş dikmeyi öğreneyim, kendime, bebeğe ıvır zıvır dikeyim,
  • Almak için değil de, gerçekten çok sevip; beğendiğim için herhangi bir şeyi alayım,
  • Bozcaada'ya gideyim, aile dostlarımız da gelsin; güzel bir akşam yemeği yiyelim asmaların altında, mavi tahta yemek masasında,
  • Ajanda Dergi'nin Mayıs Sayısını hemen, şimdi okuyabileyim! (Sinemmm :))
Böyle dertsiz, tasasız; biraz da ev hanımı modunda yaşayasım var. 3 ay daha dişimi sıkmam gerekecek.
Gayret Seda...